Tüp Bebek

Tüp Bebek Tedavisinden Önce Uygulanan Testler Nelerdir ?

Normal yollardan çocuk sahibi olamayan çiftlerin sorunlarına odaklı olarak uygun yöntemlerinin belirlenmesi ile başarılı sonuçları amaçlayan tedavi yöntemlerinin bütünlüğüne tüp bebek denir.

Normal yollardan gebeliğinin oluşamamasının altında birçok olumsuz faktör bulunmaktadır. Bu yüzden tedaviye başlamadan önce bazı tetkik ve testlerin yapılması gereklidir. Bu sayede neden olan etkenler tespit edilirken, tedavide izlenecek yollar belirlenmektedir. Tüp bebek tedavisinin en gerekli koşulu, kadın ve erkeğin sahip olması gereken yani gebeliğin oluşması için yumurta ve spermin belli bir kalitede olması istenmektedir. Bu gibi durumların yetersizliğinden dolayı kısırlık söz konusu olabilir. Bunların detaylıca incelenmesi ve nedenlerinin saptanması için, çiftlerin ayrı ayrı test işleminden geçmesi gerekir. Genellikle tüm bu sorunlar kısırlık adı altında toplandığı için, kadın ve erkek eş zamanlı olarak bu teste tabi tutulur.

Başlangıç aşamasında uygulanan temel testler

  • Baba adayına sperm testi,
  • Anne adayının yumurtlamasının araştırılmasına yönelik kan testleri,
  • Anne adayının tüplerinin açık ve rahim içerisinin normal olup olmadığının araştırılmasına yönelik testler yapılır. Bu amaçla en sık ilaçlı rahim röntgen filmi ( HSG ) çekilmektedir.

Tüp bebek tedavi öncesinde anne adayına yapılan laboratuvar testleri

  • Bazal hormon testleri

Tüm testler kadının âdetinin 2. veya 3. günü yapılmaktadır. FSH, LH, E2, TSH, PRL ile gerekirse DHEAS, Total-Testosteron hormon testlerini yapılır. Tüp bebek tedavisi öncesi yapılması gereken en önemli testlerdir. Özellikle bazal FSH seviyesinin normalden yüksek olması ( 12 ve üzerinde ), E2 değerinin 80 pg/ml üzerinde olması, düşük over rezervinin olduğunu gösterir. Düşük over rezervi hamilelik için olumsuzluğa işaretir.

  • Histerosalpingografi ( İlaçlı rahim filmi) ya da Ofis Histeroskopi

Tüp bebek tedavisinde, gebeliğin gerçekleşmesi için tüplerin açık olması gerekmez. Ancak rahim içi düzeni için, tüplerin açık ya da kapalı olması oldukça önemlidir.

Rahim içinde yapışıklıklar ya da rahim içinde polipler söz konusu ise, bu durum embriyo transferi sonrasında çeşitli sorunlara neden olabilir. Gebeliğin yerleşmesine engel olan bu durumlar, gebelik gerçekleşse bile düşükle sonuçlanması neden olabilmektedir.

  • Transvaginal ultrason

Adetin 2. ya da 3. günü yani bazal dönemde yapılan “bazal ultrason tetkiki” rahmin ve aynı zamanda yumurtalıkların araştırılması bakımından oldukça önemli bir işlemdir. Ultrasonda yumurtalıklardaki rezervleri, polikistik over sendromunun olup olmadığı, kist ya da endometrium (çikolata kisti) olup olmadığını araştırmak için yapılır. Yine rahimde miyom ya da polip gibi yapıların varlığında, rahmin boyutu ve anatomik olarak problemli olup olmadığı ultrason testi ile tespit edilebilmektedir.

  • HIV, Hbs Ag, Anti-HCV

Anne adayında HIV ( AİDS Testi ) ile Anti HCV ( Hepatit C testi ) tedavisi olmayan ve gebelik gerçekleştiği takdirde doğumda bebeğe aktarılabilen viral hastalıkların varlığını gösterir.

  • HbsAg

Hepatit B taşıyıcılığı tespit edilir. Eğer anne adayı hepatit B taşıyıcısı ise doğumdan sonra bebeğe Hepatit B aşısı ve Hepatit B serumu yapılarak bebek “B tipi sarılık ”tan korunmuş olur.

  • Kan grubu

Anne adayının kan grubu negatif, baba adayının pozitif olması bebekte kan uyuşmazlığı bakımından risk doğuracağı için gebelikte “Kan Uyuşmazlığı İğnesi ( Anti D immunglobulin )” uygulanmaktadır.

  • Rubella IgG

Rubella Ig G pozitifliği daha önceden kızamıkçık ( Rubella ) enfeksiyonu geçirildiğinin saptanmasına yardımcı olur ve olumlu bir teşhistir. Kızamıkçık enfeksiyonu hamilelikte geçirilirse bebekte ciddi sağlık sorunlarına yol açarak, sakat doğumlara neden olur. Bu yüzden de hamilelik tedavisi sonlandırılır.

  • aPTT, PTT, INR, Protein S ve Protein C

Kanın pıhtılaşması ile alakalı etkenlerin araştırılması yapılır. Özellikle pıhtılaşma mekanizması bozukluklarında ( Trombofili hastalığı ) hamilelikler düşük ile sonuçlanabilir.

  • Tam Kan Sayımı ( Hemogram )

Herhangi bir kansızlık ya da kanda trombositlerle alakalı bir sorunun olup olmadığını araştırmak için tam kan sayımı testi uygulanabilmektedir.

Baba adayına yapılan laboratuvar testleri

  • Semen Analizi

Semen analizi 3- 8 hafta ara ile en az 2 kez istenebilmektedir. Bu süre baba adayının durumuna göre 2-7 gün arasında da değişebilmektedir. Meni verme işleminde sabun veya benzeri kayganlaştırıcı maddeler kullanılmamalıdır. Penis ve parmaklar, verilen kabın ve kapağının iç yüzüne dokundurulmamalıdır. Gelen meninin tamamının kabın içine verilmesi gereklidir. Yanlışlıkla kabın iç kısmına temas edilmesi veya meninin bir kısmının dışarı akması durumunda laboratuvar görevlileri durumdan mutlaka haberdar edilmelidir. Laboratuvar koşullarında sperm veremeyen erkeklerin bu durumunu doktorlarına, laboratuvardaki görevlilere veya IVF bölümü hasta danışmanlarına haber vermeleri önemlidir.

  • Hormonal Tetkikler

Hormon tetkikleri ideal olarak sabah saatlerinde yapılır. Duruma göre tetkikler 1- 2 kez tekrarlanabilir. Tetkik sonucu 2 veya 3 gün sonra sonuçlarına ulaşabilirsiniz.

  • Ultrasonografi ( Testis – Transrektal )

Ultrasonografi tetkikler radyoloji bölümü tarafından yapılmaktadır. Bu yüzden inceleme yapılacak saatler, hasta danışmanı tarafından randevu verilerek planlanır. Tetkikler genellikle aynı gün veya ertesi gün çalışma saatleri içinde yapılmakta ve sonuçlar aynı gün içerisinde verilmektedir.

  • Genetik Analiz

Genetik inceleme, sperm sayısının 5 milyon/ml’nin altında bulunduğu tüm infertil yani kısırlık sorunu olan erkeklerden istenmektedir. İnceleme, kan örneği alınarak yapılmaktadır. Hafta içi her gün genetik uzmanı ile bu konuda bilgilendirme amaçlı görüşme yapılabilir. Ve işlem için kan alınması mümkündür. Sonuçların değerlendirilmesi 1-2 hafta sürmektedir.

Uygulanan testlerin amacı nedir?

Bu testler sayesinde anne ve baba adaylarının çocuk sahibi olamama durumu açıkça saptanabilmektedir. Önce tedavisi mümkün olan hastalıklar tedavi edildikten sonra, tüp bebek tedavi yöntemlerine geçilir. Eğer sonuç alınamayacak durumlar söz konusu olursa, diğer tüp bebek tedavi yöntemleri uygulanarak gebelik sağlanmaya çalışılır.

Sıla Yılmazer

Ben Sıla Yılmazer, tutkulu bir kadın doğum hemşiresi olarak kadın sağlığına adanmış bir sağlık profesyoneliyim. Doğum hemşiresi olma yolculuğuma İstanbul'da doğup büyüyerek başladım. İnsanlara yardım etme ve sağlık alanında hizmet verme tutkumu genç yaşlarda keşfettim ve bu beni doğum hemşiresi olmaya yönlendirdi. Üniversite eğitimimi birinci sınıf bir üniversitede tamamladım ve kadın doğum hemşiresi olarak nitelikli bir uzmanlık kazandım. Kariyerime bir doğum kliniğinde başlamamın ardından anne adaylarına destek olmak için sabırsızlanıyorum. Onların yanında olmak, doğum sürecinde rahatlamalarını sağlamak ve güvende hissetmelerini sağlamak benim için en önemli önceliklerden biridir. İşimi yaparken empati yeteneğimi kullanarak anne adaylarına duygusal ve fiziksel destek sunmaya çalışıyorum. İletişim becerilerimle her bir anne adayıyla etkili bir iletişim kurarak ihtiyaçlarını anlamaya çalışıyor ve onları yönlendirerek doğum sürecinde rahatlatıcı teknikler uygulamalarını sağlıyorum. Kadın sağlığı ve doğum süreci konularında sürekli olarak kendimi güncel tutmak için araştırmalar yapmaya ve mesleğimdeki en son gelişmeleri takip etmeye önem veriyorum. Amacım, her anne adayının sağlıklı ve olumlu bir doğum deneyimi yaşamasını sağlamak ve onlara destek olmak için elimden gelenin en iyisini yapmaktır. Kadınların doğum sürecinde güvende hissetmeleri, onları rahatlatmamıza ve sağlıklı bir başlangıç yapmalarına yardımcı olur.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu