Gebelik

Gebelikte Beslenme

Gebelikte beslenme anne adaylarının gebelikte üzerinde önemle durmaları gereken bir konudur.

Beslenme konusu anneyi olduğu kadar bebeğin de sağlığını yakından ilgilendirmektedir. Bebeğin anne karnında bedensel ve zihinsel yönden gelişimi gebelik süresince olan beslenme ile yakından ilişkilidir. Gebelikte alınması gereken kalori miktarı gebelik öncesine göre daha fazladır. Gebelikte alınması gereken kilo ise 11-13 kg dır. Gebelik öncesi beslenme de bebeğin sinir sistemi bütünlüğü için büyük önem taşımaktadır.

Gebelik öncesi beslenme : Folik asit bir B vitamini türüdür (B9) ve folat olarak da bilinir. Folik asit kavun, ıspanak, portakal suyu ve tahıllarda bol miktarda bulunur. Folik asit vücutta depolanamaz ve gebelik süresince gereksinimi artar. Bu yüzden her gün alınmalıdır. Buna rağmen doğal gıdalar folik asit gereksinimini tam olarak karşılayamaz. Hap şeklinde alınarak bu gereksinimin karşılanması doğru bir yaklaşımdır. Gebelik öncesi ve gebeliğin ilk aylarında günlük 0.4 miligram (400 mikrogram) folik  asit alınması bebeğin ciddi bir merkezi sinir sistemi anomalisi (nöral tüp defekti) ile doğma riskini %70 oranında azaltabilir. Genellikle tavsiye edilen gebelikten 1 ay önce folik asit desteğine başlanması ve gebeliğin ilk 3 ayında devam edilmesidir. Daha önceki gebeliklerinde bu anomaliler görülen veya gebelik öncesi folik asit eksikliği tanısı almış hastalar gebelikten 3 ay önce folik asit desteğine başlamalıdır.

Proteinler: Günlük protein alınımı 75-100 gr olarak önerilmektedir. Besinleriniz içindeki proteinlerin, beyin dahil bebeğin doku gelişimi üzerinde olumlu etkileri vardır. Ayrıca annenin meme ve uterus (rahim)gelişimi ile kan desteğine katkısı bulunmaktadır.

Demir: Gebeliğin ilk aylarında demirden zengin gıdaların (pekmez, kuru üzüm, kırmızı et, yumurta ve baklagiller) tüketimi ihtiyacı karşılasa da 18-20. haftalardan (4-4.5 ay) itibaren dışardan demir desteği zorunludur. Gebeliğin ilk aylarında demir ilaçlarının verilmesi zaten var olan bulantı ve mide hassasiyeti durumlarını daha da artıracaktır. Demir haplarının aç karına (öğünden 1-2 saat
önce veya 2-3 saat sonra) ve C vitamini (bir bardak portakal suyu) ile birlikte alınması barsaklardan emilimini artıracaktır. Gebelikte günlük 27 miligram demir alınması uygundur. Demir desteği annenin genişleyen kan hacmi, günlük demir ihtiyacı ve bebeğin ihtiyaçları için gereklidir.

Kalsiyum: Gebelikte günlük ortalama 1000 miligram kalsiyuma ihtiyaç duyulur. Kalsiyum annenin ihtiyaçları, bebeğin kemik ve diş yapılarının oluşumu için gereklidir. Düzenli ve yeterli beslenen bir annenin dışarıdan kalsiyum desteği almasına gerek yoktur. Kalsiyumdan zengin besinler, süt, süt ürünleri, kırmızı et ve yeşil bitkilerdir.

Vitaminler: Kalsiyumda olduğu gibi düzenli ve yeterli beslenen bir annenin dışardan vitamin desteği alması gereksizdir. Ancak annenin gebeliğin ilk aylarında görülen aşırı bulantı ve kusma durumlarında veya iştahsız, yeteri kadar beslenemediği durumlarda vitamin takviyesi yapılmalıdır.

Gebelikte kahve ve çay: Kahve kafein içerdiğinden gebelik süresince2 fincandan (günlük kafein kullanımı 300 mg’ı geçmemelidir) fazla içilmesi önerilmemektedir. Aşırı kahve tüketen gebelerde düşük veya bebeklerinde gelişme geriliği izlenebilmektedir. Aşırı çay tüketimi ise demirin barsaklardan emilimini azalttığı için önerilmez.

Gebelikte sıvı tüketimi: Gebelikte sıvı tüketiminin çok önemli bir rolü vardır. Yeterli sıvı alımı annenin böbreklerinin korunması, artan kan hacminin desteklenmesi, erken doğum riskinde artış yapan idrar yolu enfeksiyonlarının azaltılması, kabızlık gibi gebelikte artan sorunların önüne geçilmesi gibi birçok konuda rol oynar. Ayrıca elektrolit ihtiyacının karşılanmasında maden suyu tüketiminin de faydası olabilir.

Gebelikte Diyet: Gebelik diyet yapmak için uygun bir dönem değildir. Aşırı kilolu gebeler gebelikte zayıflamaya çalışmamalıdır. Uygun bir diyet ile kilosunu korumalı veya mümkün olan en az kiloyu almalıdır. Gebelikte sıkı diyet yapan anne bebeklerinde gelişme geriliği görülebilmektedir.

Sıla Yılmazer

Ben Sıla Yılmazer, tutkulu bir kadın doğum hemşiresi olarak kadın sağlığına adanmış bir sağlık profesyoneliyim. Doğum hemşiresi olma yolculuğuma İstanbul'da doğup büyüyerek başladım. İnsanlara yardım etme ve sağlık alanında hizmet verme tutkumu genç yaşlarda keşfettim ve bu beni doğum hemşiresi olmaya yönlendirdi. Üniversite eğitimimi birinci sınıf bir üniversitede tamamladım ve kadın doğum hemşiresi olarak nitelikli bir uzmanlık kazandım. Kariyerime bir doğum kliniğinde başlamamın ardından anne adaylarına destek olmak için sabırsızlanıyorum. Onların yanında olmak, doğum sürecinde rahatlamalarını sağlamak ve güvende hissetmelerini sağlamak benim için en önemli önceliklerden biridir. İşimi yaparken empati yeteneğimi kullanarak anne adaylarına duygusal ve fiziksel destek sunmaya çalışıyorum. İletişim becerilerimle her bir anne adayıyla etkili bir iletişim kurarak ihtiyaçlarını anlamaya çalışıyor ve onları yönlendirerek doğum sürecinde rahatlatıcı teknikler uygulamalarını sağlıyorum. Kadın sağlığı ve doğum süreci konularında sürekli olarak kendimi güncel tutmak için araştırmalar yapmaya ve mesleğimdeki en son gelişmeleri takip etmeye önem veriyorum. Amacım, her anne adayının sağlıklı ve olumlu bir doğum deneyimi yaşamasını sağlamak ve onlara destek olmak için elimden gelenin en iyisini yapmaktır. Kadınların doğum sürecinde güvende hissetmeleri, onları rahatlatmamıza ve sağlıklı bir başlangıç yapmalarına yardımcı olur.

İlgili Makaleler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu